İZMİR’DE MEYDANA GELEN DEPREM SONRASI HUKUKSAL VE CEZAİ SORUMLULUKLAR
İzmir’de meydana gelen Deprem ülkemizde var olan depreme dayalı şehircilik, planlama ve mimari sorunlarını bir kez daha gündeme getirmiştir. Bu anlamda, depremin hukukla ilişkisi, gerek zarar görenlerin gerekse ihmali ya da kasıtlı davranışları işle bu zarara ya açan resmi ya da özel kurum ve kişilerin hukuk karşısındaki hakları ve sorumluluklarını öne çıkarmıştır.
Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü olarak bu konuda yaptığımız çalışmada; haklar ve sorumluluklar olarak kamuoyuna bilgilendirme gereği duymuş bulunmaktayız.
1- HUKUKSAL SORUMLULUK/ TAZMİNAT SORUMLULUĞU
1.1.TAZMİNAT DAVALARINI KİMLER KİME KARŞI AÇABİLİR?
Türk Borçlar Kanunu madde 478 uyarınca yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak taşınmaz yapılarda 5 yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın 20 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar
Bununla birlikte; Türk Borçlar Kanunu madde 478’deki eser sözleşmelerinde yüklenicinin sorumluluğunun yani sıra Türk Borçlar Kanunu m. 72 uyarınca haksız fiillerde zamanaşımına bakıldığında ise; tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa bu zamanaşımı uygulanır.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 9. Maddesi uyarınca yapı denetim kuruluşlarının ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları halde yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri halinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandirilirlar
Bu bağlamda Yapı denetim firmalarına haksız fiil sorumluluğu kapsamında dava açılabilir, zamanaşımı TBK 72 uyarınca ceza zamanaşımına göre belirlenecek burada hem Yapı Denetim Kanunu uyarınca resmi evrakta sahtecilik hem de taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek suçlarının zwmanasimlari dikkate alinacaktir
5393 Sayılı Belediye Kanunu kapsamındaki görev, yetki ve sorumluluklarını yerine getirmeyen, iskan izni verilmeyecek bir yapıya iskan izni (yapi kullanma izni) veren, yapi denetim firmalarini denetlemeyen Belediyeler de bu yapıların depremde yıkılması nedeniyle meydana gelen zarardan yapı denetim firmaları ile birlikte haksız fiil hükümlerine göre sorumludur.Ayni şekilde bu fiillerin aynı zamanda TCK kapsamında çeşitli suçları da teşkil etmesi nedeniyle hak kaybı yaşanmaması için ceza zamanaşımı süreleri TBK m 72 uyarınca uygulanmalidir.
Müteahhitlerin tüketici işlemi kapsamındaki sözleşmelere konu insaatlarda ise 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası uyarınca “Ayıp ağır kusur ya da hile ile gizlenmisse Zamanaşımı hükümleri uygulanamaz” hükmü mevcuttur
Dolayısıyla örneğin müteahhit tarafından yapılan bir projeden on ödemeli konut satış sözleşmesi ile daireyi müteahhitten satın alan tüketicinin evinin depremde yıkılması halinde tüketici zamanaşımı hükümleri uygulamaksızın 6502 Sayılı Kanun uyarınca müteahhit karşı dava açabilecektir
2-CEZA SORUMLULUĞU
2.1.MÜTEAHHİTLERİN VE İNŞAATI YAPANLARIN SORUMLULUĞU:
Öncelikle müteahhidin cezai ve hukuki bir sorumluluğunun doğması için bu binayı kural ve kaidesine uygun yapmaması gerekmektedir. Bu ne demektir? Kullanılan malzemenin uygun olmaması, statiğin hesaplanmaması, plan ve projenin uygun olarak çizilmemesi gibi eksik veya hatalı olarak yapılması gerekmektedir. Yani müteahhidin bir kusuru olmalıdır. Her şeyi uygun olarak yapması halinde yine de deprem bir yıkıma neden olursa illiyet bağının kesilmesi sebebiyle, müteahhide bir sorumluluk yüklenemeyecektir.
Cezai sorumluluk bakımından yapının kural ve kaidelere uygun şekilde yapılmaması halinde bir ölüm veya yaralama meydana gelirse müteahhit taksirle öldürme ve yaralamadan sorumlu olacaktır. Yargıtayın yerleşik görüşüne göre suç tarihi, binanın yapıldığı tarih değil yıkıldığı tarih olarak kabul edilmektedir. Belirtmek gerekir ki; müteahhit tarafından yapılan binanın yıkılması halinde zamanaşımı, bu yapının tamamlanıp yapı kullanma izninin alındığı tarihten değil; yıkılma tarihinden itibaren başlayacaktır. Zira, neticesi hareketten ayrılabilen suçlarda zamanaşımı fiillin değil, neticenin gerçekleşmesi ile işlemeye başlar. Bu sayede soruşturmalar zamanaşımı engeline takılmayacaktır.
3-BİNA YÖNETİCİLERİNİN SORUMLULUĞU
Yönetici bakımından da durum aynıdır. Çünkü yöneticide KAT Mülkiyeti kanununa göre ana gayrimenkulün korunması, bakım ve onarımı için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Deprem etkisiyle yıkılma halinde, yıkıma etkili derecede kusurlu eylemi bulunanların; mevcut aykırılığı giderebilmek yönünden hukuken sorumluluklarının bulunduğu dönemde zararlı sonuç meydana gelirse, bu sonuç ile alakalı olarak cezai sorumlulukları söz konusudur.
4-İDARENİN YANİ BELEDİYE YA DA VALİLİKLERİN SORUMLULUĞU:
Günümüzde idarenin elinde her türlü maddi güç, teknolojik imkan, uzman eleman, istatistiki veriler, bilgiler bulunmaktadır. Bu anlamda bir olayın “öngörülememe” ihtimali oldukça azalmıştır.
Mesela idarenin elinde ülkede meydana gelmiş depremlerin istatistiki verileri vardır. Bu verilerden yola çıkılarak idarenin nerelerde tekrar depremin olabileceği öngörerek alacağı tedbirlerle doğabilecek zararları azaltması mümkündür. Aksi takdirde idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumluluğuna gidilebilir.
Danıştay Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bir davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenerek zararın oluşumunda idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.
Mücbir sebep öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olaylardır. Dolayısıyla Deprem kuşağında yer alan, devamlı depremlerin olduğu bir bölgede deprem mücbir sebep olarak nitelendirilmemelidir.
Deprem bölgelerinde binaların nasıl yapılacağı bir yönetmelikle belirlenmiştir. Bu yönetmeliğin uygulanmasından belediye ve mülki idare amirleri sorumludur.
5- YAPI DENETİM FİRMALARININ CEZA SORUMLULUĞU
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 9. Maddesi uyarınca yapı denetim kuruluşlarının ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları halde yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri halinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandirilirlar
VERİLECEK CEZALAR NELERDİR ?
Sorumlular hakkında taksirle Ölüme Sebebiyet Vermekten dava açılacaktır.
Buna göre taksirle bir insanın ölümü halinde 2 yıldan 6 yıla kadar, birden fazla kişinin ölümü veya bir yada daha fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmuşsa da iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası verilebilir.
Hagb ( Hükmün açıklanmasının Geriye Bırakılması) şartları var ise ve cezada 2 yıldan fazla değilse Hagb yada Erteleme uygulanabilmesi mümkündür.
Yeni İnfaz Yasası kapsamında 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlarda kişi ½ sini yattıktan sonra 3 yılda denetimli serbestlikten faydalanıp tahliye olma imkanı vardır. Yani :
• 6 yıl hapis alan hiç yatmadan
• 15 yıl hapis alan 4 yıl 6 ay yatıp tahliye olabilecektir.
30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda kişi 2/3 ünü yattıktan sonra 1 yıl denetimli serbestlikten faydalanıp tahliye olabilecektir. Yani :
• 6 yıl alan 3 yıl yattıktan sonra
• 15 yıl alan 9 yıl yattıktan sonra tahliye olabilecektir.
Saygılarımızla.
Her hakkı 5846 sayılı kanun gereği Ali Yüksel-Hilmi Özalp hukuk bürosuna aittir.