MakalelerCOVID-19’UN VERGİ VE İDARE MAHKEMELERİNDE DAVA SÜRECİNE ETKİSİ

26/12/2020
https://www.aliyuksel-hilmiozalp.av.tr/wp-content/uploads/2022/07/COVID-19UN-VERGI-VE-IDARE-MAHKEMELERINDE-DAVA-SURECINE-ETKISI.jpg

COVID-19’UN VERGİ VE İDARE MAHKEMELERİNDE DAVA SÜRECİNE ETKİSİ

 

COVID-19’un İdare ve Vergi Mahkemelerinde görülen davaların sürelerini nasıl etkilediği önemli bir hukuki problemdir. İdare ve Vergi Mahkemeleri’nde dava açma süreleri şu şekildedir:

  • İdari yargıda dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış,
  •  Vergi mahkemelerinde otuz gün olarak kabul edilmiştir.

Ancak COVID-19 önlemleri bu süreleri nasıl etkileyecektir? Bu konuda Danıştay 6. Dairesi verdiği 2021 yılındaki kararında bu konuya ışık tutan önemli bir içtihat geliştirmiştir.

OLAYIN ÖZETİ

Davacı adına 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin olarak düzenlenen 02/03/2020 tarih ve 3349922/1 sayılı ödeme emrinin katı atık toplama ve taşıma ücreti ile gecikme zammına ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.

MERCİLERİN ÇÖZÜMÜ

İlk Derece Mahkemesi   :  İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 07/10/2020 tarih ve E:2020/1436, K:2020/1504 sayılı kararında; davanın İstanbul 10. Vergi Mahkemesinde 09/07/2020 tarihinde açıldığı, dava konusu ödeme emrinin 14/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, dava açma sürelerinin 15/06/2020 tarihinden itibaren işleyeceği de dikkate alındığında, davanın en geç 15/06/2020 tarihinden itibaren 15 günlük dava açma süresi içinde en son 29/06/2020 tarihinde açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 09/07/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı sebebiyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Süleyman Hafız Kapanın Düşüncesi Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabul edilerek, İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca, hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Başsavcısı Abdülkadir Atalık’ın Düşüncesi: Her ne kadar İstanbul 3. İdare Mahkemesince Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi ile 2577 sayılı Kanun’da belirlenen sürelerin 13/03/2020 tarihinde durdurulduğu ve 15/06/2020 (bu tarih dahil) tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı dikkate alınarak davacıya 14.03.2020 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı en geç 15/06/2020 tarihinden itibaren 15 günlük dava açma süresi içinde ve en son 29/06/2020 tarihinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 09/07/2020 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiş ise de davacının dava konusu ödeme emrine karşı davasını 16/06/2020 tarihinde açtığı görülmüştür.

Bu durumda, davacının kendisine 14.03.2020 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali İstemiyle 16/06/2020 tarihinde açtığı davanın 7226 sayılı Kanunda öngörülen dava açma süreleri de dikkate alındığında süresi içinde olduğu anlaşıldığından İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı bir sonucu ifade ettiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 07/10/2020 tarih ve E:2020/1436, K:2020/1504 sayılı kararı 2577 sayılı Yasanın 51’nci maddesi uyarınca yürürlükteki hukuka aykırı sonucu ifade ettiğinden, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

ÇÖZÜMÜ GEREKEN HUKUKİ PROBLEM

Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; İdare Mahkemesince 16/06/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği görülmektedir.

Ancak, dünya genelinde yaşanan Covid-19 salgın hastalığının Ülkemizde de yayılması nedeniyle yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla dava açma süreleri; önce, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi gereğince, 13/03/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, 30/04/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durdurulmuş, daha sonra da bu tarih, anılan Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılan 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmıştır.

Ancak, COVID-19 önlemleri kapsamında uzatılan bu süreye rağmen İstanbul 3. İdare Mahkemesi bu durumu göz önünde bulundurmadan; 07/10/2020 tarih ve E:2020/1436, K:2020/1504 sayılı kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine kesin olarak karar vermiştir.

DEĞERLENDİRME

Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri gibi bir hakkın kullanımına ilişkin tüm süreler durduruldu.

Öte yandan CMK, HMK, İYUK ve usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflara verilen süreler ile bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen tüm süreler ile alternatif çözüm yöntemleri ve İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler de Cumhurbaşkanı Kararı durduruldu.

Kararda İcra-iflas hukuku dışındaki tüm sürelerin 13 Mart-15 Haziran tarihleri arasında, icra işlerinde ise 22 Mart-15 Haziran tarihleri arasında durdurulduğu belirtildi. Bitimine 15 gün ve daha az olan süreler de 16 Haziran’dan başlamak üzere 15 gün uzayacak.

Yukarıda yazan bilgiler ışığında da; İlk Derece Mahkemesi en geç 15/06/2020 tarihinden itibaren 15 günlük dava açma süresi içinde ve en son 29/06/2020 tarihinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 09/07/2020 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiş ise de; davacının dava konusu ödeme emrine karşı davasını 16/06/2020 tarihinde açtığı görülmüştür.

Bu durumda, davacının kendisine 14.03.2020 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali İstemiyle 16/06/2020 tarihinde açtığı davanın 7226 sayılı Kanunda öngörülen dava açma süreleri de dikkate alındığında süresi içinde olduğu anlaşıldığından İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı bir sonucu ifade ettiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle; hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere KANUN YARARINA karar verilmişse de; bu karar gelecek İdare ve Vergi Mahkemelerinin bundan sonraki uygulama ve kararlarında uygulanması gereken bir içtihat niteliğindedir.

Her hakkı 5846 sayılı kanun gereği Ali Yüksel-Hilmi Özalp hukuk bürosuna aittir.

Ali YÜKSEL & Hilmi ÖZALP Hukuk Bürosu

Ceza Hukuku DepartmanıStj. Av. Elif KAYAALP

Paylaş
Paylaş