ceza hukukugayrimenkul ve imar hukukuMakalelerMÜLKİYET HAKKI İHLALİNE DAİR BİR ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

27/10/2022
https://www.aliyuksel-hilmiozalp.av.tr/wp-content/uploads/2022/07/MULKIYET-HAKKI-IHLALINE-DAIR-BIR-ANAYASA-MAHKEMESI-KARARININ-DEGERLENDIRILMESI-e1670591903446.jpg

MÜLKİYET HAKKI İHLALİNE DAİR BİR ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

 

KARAR ÖZETİ VE UYUŞMAZLIK KONUSU

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 15/12/2021 tarihli, Göksal Çetin ve İsmail Temel (B. No: 2018/13305) başvurusunda, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. İlgili karar 25 Ocak 2022 Tarihli 31730 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Uyuşmazlık konusu belediyenin hukuki el atma nedeniyle verilen mahkeme kararı sonucu paydaşı olduğu taşınmazda ön alım hakkını kullanması nedeniyle başvurucuların mülkiyet hakkı ihlaline ilişkindir.

Mevcut uyuşmazlık konusunu taşınmazın beş yıllık kanuni süresi içinde Belediye tarafından kamulaştırmayarak taşınmaza hukuki olarak el atılması değil başvurucuların hissesinin ön alım hakkı hükümleri çerçevesinde Belediye adına tescil edilmesi oluşturmaktadır.

BAŞVURU KONUSU OLAYLAR

Arsa vasıflı taşınmaz uygulama Ankara Büyükşehir Belediyesinin (“Belediye”) imar planında ve parselasyon planında kentsel rekreasyon alanı olarak tespit edilmiştir.

Taşınmazın hissedarlarından H.Y., kamulaştırmasız el atma nedeniyle dava açmış; asliye hukuk mahkemesi, belediyenin taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığını tespit ederek davacı lehine tazminata hükmetmiş ve ayrıca taşınmaz hissesinin belediye adına tescil edilmesine karar vermiştir. Karar Yargıtay tarafından onanmıştır. Ancak onama kararında, olayda fiilî el atmanın değil hukuki el atmanın bulunduğu kabul edilmiştir. Karar düzeltme isteminin reddedilmesi ile kararın kesinleşmesi sonucu taşınmazın bir kısım hissesi 1/8/2013 tarihinde belediye adına tapuda tescil edilmiştir.

Söz konusu taşınmaz 11/12/2013 tarihli uygulama imar planında ticari rekreasyon alanına dönüştürülmüştür.

Başvurucular anılan taşınmazın bir kısım hissesini M.A.dan 31/7/2013 tarihinde 112.000 TL bedelle satın almıştır. Belediye bu satıştan doğan ön alım hakkı nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescil davası açmıştır. Dava sonucunda başvurucular tarafından satın alınan hisselere ilişkin tapu kaydının iptal edilerek anılan hisselerin belediye adına tesciline, bankaya depo ettirilen tutarların başvuruculara ödenmesine hükmedilmiştir.

Başvurucuların bu karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine bölge adliye mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararında usule ve hukuka aykırılık bulunmadığını değerlendirmiştir. Başvurucular kararı temyiz etmiş, Yargıtay bölge adliye mahkemesi kararını onamıştır.

Nihai kararın başvuruculara tebliği akabinde başvurucular 17/05/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

BAŞVURUCULARIN İDDİALARI

Başvurucular, belediyenin hukuki el atma dolayısıyla verilen mahkeme kararı sonucu paydaşı olduğu taşınmazda ön alım hakkını kullanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

Taşınmazı satın aldıkları 31/07/2013 tarihinde Belediyenin tapu sicilinde malik gözükmediğini iddia etmiştir.

MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu medeni hukuk kişileri arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. Mahkeme; müşterek maliklere ön alım hakkı tanınmasının amacının paylı mülkiyet beraberliğine yabancıların girmesini engelleme ve arzu etmedikleri kişilerle paydaş olmaktan kaçınma fırsatını paydaşlara sunmak, ayrıca kullanışlı olmayan paylı mülkiyet ilişkisinin zamanla tasfiyesini sağlamak olduğu belirtmiştir.

Somut olaya bakıldığında belediyenin ön alım hakkının doğduğu 31/07/2013 tarihinde taşınmazın imar planında henüz kamu hizmetine ayrılan yerlerden (kentsel rekreasyon alanı) olduğu anlaşılmaktadır. Belediye tarafından kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazın medeni hukuk hükümlerine tabi olarak özel mülkiyette bırakılması düşünülemeyeceğinden, diğer bir ifadeyle taşınmazın özel mülkiyette bulunan diğer hisselerinin de kamulaştırılması gerekeceğinden müşterek mülkiyet birlikteliğine yabancıların girmesinin önlenmesi ve müşterek mülkiyet ortaklığının zamanla tasfiyesinin sağlanması amacının ön alım hakkının doğduğu tarihte geçerli olduğu söylenemeyeceği belirtilmiştir.

Ancak ön alım hakkının taşınmazın ticari rekreasyon alanına dönüştürüldüğü 11/12/2013 tarihinden sonrası için yukarıda belirtilen amaçlara erişilmesi bakımından elverişli bir araç hâline geldiği söylenebileceği yönünde karar verilmiştir.

Somut olayda belediyenin hissedarlığının tapuya işlenmesi satış işleminden bir gün sonra söz konusu olduğundan başvurucuların taşınmaz hissesini satın alırken belediye tarafından ön alım hakkının kullanılabileceğini öngörebilecek durumda olmadıkları belirtilmiştir.

Öte yandan belediye satın alma, bağış kabul etme veya benzeri usullerle değil kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazı uzun süre kamulaştırmayarak Anayasa’yı ve kamulaştırmaya ilişkin kanuni düzenlemeleri ihlal ettiğini tespit eden mahkeme kararına dayalı olarak taşınmazın hisselerinin bir kısmının maliki olmuştur. Kamu hizmetine ayrılan bir taşınmazın uzun süre kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkına yönelik ağır bir müdahale oluşturduğu ve kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir. Dolayısıyla belediyenin diğer paydaşlarla aynı kefeye konulması somut olayın koşullarında hakkaniyete uygun olmayacağına kanaat getirilmiştir.

Kamulaştırmasız el atma Anayasa’nın 46. maddesine açıkça aykırı olan bir uygulama olup bu suretle mülkiyet hakkına müdahalede bulunulan hâllerde kamu idarelerinin haksız fiillerinden lehlerine haklar çıkaracağı veya bu uygulamaları meşru görülmesi sonucunu doğuracak değerlendirme ve yorumların hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırılamayacağı belirtilmiştir.

Bunun yanında kamulaştırılması zorunlu olan bir taşınmazın kamulaştırma yükümlüsü idare tarafından ön alım hakkına konu edilmesi 4721 sayılı Kanun’daki ön alım hakkının amacıyla bağdaşmayacağından taşınmazın imar planında kentsel rekreasyon alanı olarak ayrıldığı dönemde belediye tarafından ön alım hakkının kullanımına konu edilmesi de mümkün olmayacağı belirtilmiştir.

Doğduğu tarihte kullanılması hukuken mümkün olmayan ön alım hakkının özel hukuk kişilerinde olmayan kamusal bir yetkinin icrasıyla mahkemelerde öne sürülebilir hâle getirilmesi başvurucular aleyhine önemli bir dengesizliğin ortaya çıkmasına yol açtığı sonucuna varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. Maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

GÖRÜŞÜMÜZ

Anayasa Mahkemesinin yukarıda özetlediğiniz kararına katılmaktayız. Zira Belediye 4721 Sayılı kanunun amacına aykırı olarak ön alım hakkını kullanması gereği başvurucuların mülkiyet hakkını ihlal etmiştir. Kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen 4721 Sayılı kanunun ilgili maddesinin Belediyelere uygulanması hatalı ve hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracaktır.

Taraflardan biri kamu gücü yetkisiyle donatılan ve kamulaştırma gibi üstün yetkilere sahip olan Belediyeler iken adeta özel hukuk kişisi gibi 4721 Sayılı kanunun 732. Maddesi olan ön alım hakkından yararlanması mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.

Belediyenin ön alım hakkını, kamulaştırma alternatifi olarak kullanması Anayasaya aykırıdır. Bu haliyle Anayasa Mahkemesi değerlendirmeleri ve kararı yerindedir.

 

Her hakkı 5846 sayılı kanun gereği Ali Yüksel-Hilmi Özalp hukuk bürosuna aittir.

Ali YÜKSEL & Hilmi ÖZALP Hukuk Bürosu

Gayrimenkul Hukuku Departmanı

Av. Ceren Gültekin

Paylaş
Paylaş